kulturel-zenginlik 14 Haziran 2024, 13:38
Çermik Kaplıcalarının Efsanesi: Rivayete göre, Çermik’te hüküm süren dönemin hükümdarının Melike Belkıs adında çok güzel bir kızı varmış. Bu kız bir gün hastalanmış ve vücudunda birtakım yaralar çıkmıştır. Zamanın hekimleri, Melike Belkıs’ı tedavi etmek için çok çabalar sarf etmişler fakat hastalığına bir türlü çare bulamamışlar. Zamanla Melike Belkıs’ın vücuduna kurtlar düşmüş ve vücudu çok pis kokular yaymaya başlamıştır. Öyle ki bu kokulardan Melike Belkıs’ın bulunduğu saraya girilemez olmuş. Hükümdar, bu durum üzerine kızını saraydan uzaklaştırmak için yanına muhafızlar vererek bu günkü kaplıcaların bulunduğu bölgeye göndermiştir. Melike Belkıs etrafta gezinirken sıcak bir su kaynağına rastlamış ve vakit geçirmek için her gün bu su ile oynamaya başlamış. Kısa süre sonra Melike Belkıs’ın vücudunun su ile temas eden bölgelerinde yaralarının iyileştiği görülmüş. Durumu fark eden Melike Belkıs, bu suyla 21 defa yıkandıktan sonra yaralarından tamamen kurtulmuştur.
Melike Belkıs’ın tümüyle iyileştiğini gören muhafızlar büyük sevinç içerisinde durumu saraya bildirmişler. Bu sevindirici haberi alan hükümdar, saray ahalisi ile birlikte büyük bir coşku içerisinde Melike Belkıs’ı almaya gitmişler. Melike Belkıs kendisine şifa olan suyu babasına göstermesi üzerine Hükümdar ustalarına emir vererek bugünkü ‘Büyük Paşa’ dediğimiz hamamı inşa ettirmiştir.
Haburman Köprüsü: İlçenin batı çıkışında Sinek Çayı üzerindedir. İsmini bu köprünün batısında yer alan Haburman Köyünden almaktadır. Yontma iri beyaz taştan yapılan ve biri ana göz olmak üzere toplam üç gözden oluşan köprünün uzunluğu 108 m, genişliği 5,5 m, en yüksek yeri ise 12,5 m’dir. Bu yükseklik kenarlara doğru gidildikçe azalmaktadır. Köprünün duvarlarında üç kitabe bulunmaktadır. Bunlardan ikisi yapılışına, diğeri ise tamirine aittir. Bu kitabeden şunlar okunabilmektedir:
“Bismillahir Rahman ir Rahim. (Haz)a ma tetavva’at bi’amelihi Zübeyde Hatun İbneti El-Emir Ül Ecel, Necmettin Albi ibn Timurtaş hamahal-lah. Fi seneti Hamse ve Seb’ine ve Hamse-mi’e 575 (1179)
Türkçesi: Besmele. Bunun yapımını değerli Emir Necmeddin Albi’nin kızı Zübeyde Hatun’un yardımları ile Tanrı onu korusun.595 yılında inşa etti.
Bu kitabeden Haburman Köprüsünün Artuk oğlu Necmeddin Albi’nin (1152-1176) ölümünden üç yıl sonra, kızı Zübeyde Hatun tarafından, kardeşi II. İlgazi (1176-1184) döneminde ve H.575 (1179) tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Köprünün büyüklüğü ve gerektirdiği harcama göz önünde bulundurulursa köprünün yapıldığı devirde bu yolun çok işlek ve önemli yol olduğu görülmektedir. Bu yolun batı yönünde iki önemli merkez vardır. Diyarbakır Halep yolunun, Karacadağ üzerinden güneybatı yönünde uzandığı bilinmektedir. Bu durumda köprü üzerinden yolun ulaşabileceği tek önemli merkez Malatya olmaktadır.
Köprünün doğu tarafında ve güney yüzündeki ikinci kitabe tahrip olduğundan okunamamaktadır. Yer yer okunabilen birkaç kelimeden, köprünün 1241(1825-26) tarihlerinde onarıldığı anlaşılmaktadır.
Ulu Cami: İlçenin batısındaki Kale Mahallesi’nde bulunmaktadır. Yapı ayrı zamanlarda inşa edilmiş, bitişik iki camiden oluşmaktadır. Batı kesimi ilk yapıdan kalmış, doğudaki tek kubbeli kısım ise sonradan ilave edilmiştir. Doğudan batıya doğru uzanan üç tonoz ile üzeri kaplı olan Ulu Cami, üçer kemerli iki sıra tonoz duvarlarıyla içeriden bölünmüştür. Batıda bulunan kapısı orta tonusun altından açılmaktadır.
Ulu Caminin orta bölümünde iki adet kitabe bulunmaktadır. Yapılış kitabesinde şu bilgiler yer almaktadır:
‘‘Cüddede İmaret’ül - Mescid El Halid bi Ebubekr Ali bin El-hac Ömer bin Mahmut. Fi seneti Erbaa…”
Türkçesi: Bunun yapılmasının, efendi, malik, adil, nimetlerin sahibi Fahreddin Kara Arslan Bin Davut, Bin Sökmen, Bin Artuk - Tanrının rahmeti onun üzerine olsun- Müslüman cemaatinin koruyucusu, din uğruna savaşan İlaldı Bin….-Tanrı….devamlı kılsın - emretti.
Yukarıdaki kitabede adı geçen Fahreddin Kara Arslan Bin Davut, Bin Sökmen, Bin Artuk seceresinde de anlaşıldığı gibi Artuklu Hanedanının Hısn Keyfa koluna mensup olup, bu kolun 4. Sultanıdır. 539/1144-45 yılında tahta geçmiş ve 22 Ramazan 562/12 Temmuz 1167 de vefat ederek Hısn Keyfa’da defnedilmiştir.
Onarım kitabesinin Türkçesi: Bu mescidi Hacı Halid Bin Ebubekir Ali Bin Hacı Ömer Bin Mahmut 640/1242-43 yılında onarmıştır.
Bu kitabelerden anlaşılacağı üzere Ulu Cami 539/1144-45 tarihinde Hısn Keyfa (Hasan Keyf) Artuklularından Fahreddin Kara Arslan zamanında, İnaloğullarından Ebu Mansur İlaldı Bin İbrahim tarafından inşa ettirilmiştir. Yaklaşık olarak 100 yıl sonra 640(1240-43) yılında Hacı Halid Bin Ebubekir adında bir zat caminin harap olan kısımlarını onarmıştır.
Moğol istilası sonucu tahrip olan cami 1297-1302 yıllarında Selçuklu Sultanı III.Alâaddin Keykubad zamanında tekrar onarılmıştır. Son olarak 923/1517 tarihinde, caminin harap olan doğu kanadına bitişik olarak Şah Ali Bey Camisi inşa edilmiştir.
Ulu Camide halk arasında kutsal emanet olarak bilinen peygamberimizin tabutu üzerine sarılmış lacivert renkli bir şal parçası bulunmaktadır. Bu şal ilçede yaşayan Mütevelliler Kabilesi tarafından korunmakta ve her sene Kurban Bayramının arifesinde ikindi namazından sonra tekbirlerle yeniden alınarak camide bulunan cemaate gösterilmektedir. 70x75 cm ölçülerinde olan bu kutsal emanette şu yazılar okunmaktadır: “Allah Celle Celaluh, Allah, Lailahe-illallah Muhammed’ün Resullullah.”
Karakaya Hanı: Çermik İlçe merkezine 25 km. güneybatısında yer alan Karakaya Köyünde bulunmaktadır. Han, kuzey-güney uzanan genel hatlarıyla dikdörtgen bir yapıdır. Taş kapısı güney kısmındadır. Yapı iki sıra halinde düzenlenmiş sekiz adet taş paye ile üç sahına bölünmüştür. Kuzey-güney yönünde uzanan sahınlar hafif sivri kemerli tonozlarla örtülüdür. Yapının tamamı düzgün sıralar halinde dizilmiş kırma taşlarla inşa edilmiştir. Tonozların inşasında ise yassı taş plakalar kullanılmıştır. Yapılan araştırmalarda avlusuz Selçuklu Hanlarının geç devir eseri olduğu belirtilen Karakaya Hanı XIII yy sonları ile XIV yy başlarına tarihlenmektedir.
Çermik Beyler Sarayı: Saray Mahallesinin orta kesiminde, yüksek ve müstahkem duvarlarla çevrili bu sarayın eyvanları, yazlık, kışlık, selamlık ve harem daireleri, mescidi, hamamı ve zindanları bulunmaktadır. Çermik Ocaklı Beyleri tarafından XV. yüzyıl başlarında yaptırılmıştır. Bu sarayın birçok bölümü günümüzde bile varlığını sürdürmektedir.
Saray Hamamı: Beyler Sarayının güney kısmında, ilçe merkezinde yer almaktadır. Dört kubbeli ve ak mermerlerle kara taştan yapılmış olan bu yapı, sivil mimarimizin bir şah eseridir. XVI ve XVII. yüzyıllardan kalma bir eser olan hamamda herhangi bir kitabeye rastlanılmamıştır.
Binanın dış duvarları kırma taşlarla inşa edilmiştir. Soyunma yerin ortasında bir havuz vardır. Soyunma yerinin kuzeybatısında bulunan basık kemerle örtülü bir kapıdan dikdörtgen biçimindeki bir başka mekâna geçilmektedir. Doğu batı istikametinde uzanan kırık kemerli tonoz bu mekânı örtmektedir. Mekânın batı duvarı üzerinde bir ışık penceresi, tonoz tepesi üzerinde ayrıca bir ışık feneri bulunmaktadır. Buradan aynı tipte bir kapı ile kırık kemerli bir tonozla örtülü dikdörtgen planlı bir başka mekâna varılır. Bu mekânın doğu tarafında, yarım sekizgen planlı, dilimli bir yarım kubbe ile örtülü eyvan dikkati çeker. Kuzeybatı köşesindeki basık kemerli bir kapı sıcaklığa açılmaktadır. Yan duvarlar boyunca eyvanlar, köşelerde ise yıkanma hücreleri bulunur. Eyvanlar kırık kemerli tonozlarla örtülüdür. Soyunma kısmı ve diğer kısımların tabanı parke taşlarla kaplıdır.
Sinagog: İlçemizin Kale Mahallesinde Yahudilerden kalma bir sinagog bulunmaktadır. Tamamı siyah ve beyaz bazalt taşlardan yapılan Sinagogun hangi döneme ait olduğu bilinmemektedir. Günümüzde ev olarak kullanılan bu yapı tek bir bölümden oluşmaktadır. Yapının üzerinde, İbranice olduğu tahmin edilen bir kitabe yer almaktadır. Dış cephesinde yan yana bulunan iki kemerli bölümden, sol taraftakinde orijinal su düzeneği mevcuttur. Sinagogun içindeki odada nişler bulunmaktadır. İki sütunlu üç kemerli bölüm odayı ikiye ayırmaktadır.
Şeyhandede Şelalesi: İsmini ilçeye 33 km uzaklıkta bulunan Şeyhandede köyünden almaktadır. Şeyhandede Köprüsü’nden güneye doğru 3 km. uzaklıktadır. Şelalenin yüksekliği 20 m. civarıdır. Doğa harikası olan bu şelalenin çevresi yaz aylarında piknik yapanların vazgeçilmez adresidir.
Yabanardı Şelalesi: İsmini ilçeye 32 km uzaklıkta bulunan Yabanardı köyünden almaktadır. Şelalenin yüksekliği 10 m. civarıdır. Doğa harikası olan bu şelalenin çevresi yaz aylarında piknik yapanların vazgeçilmez adresidir.
Sinek Çayı Şelalesi: İlçemizin hemen kuzeyinde bir yay çizerek, kıvrıla kıvrıla Fırat Nehri’ne dökülen Sinek Çayı üzerinde yer alan Sinek Çayı Şelalesi Çermik-Çüngüş yolunun 10. Kilometresinde sol tarafa ayrılan stabilize yoldan 1,5 km. sonra varılan 2. Sinek Köprüsü’nün memba akarında bulunmaktadır. Özellikle yaz aylarında halkımızın piknik ve dinlenme amacıyla uğrak yerlerinden biri olan Sinek Çayı Şelalesi bahar aylarında yüksek debisinden dolayı rafting yapmaya da uygundur.
Gelincik Dağı: Göz kamaştırıcı güzelliğiyle insanları büyüleyen bu doğa harikası dağ, izleyenleri adeta hayal alemine sürüklemektedir. Karstik yeryüzü şekillerinden dolayı yağmur sularıyla eriyen ve bu erime sonucu oluşmuş kaya kütleleri ülkemizin Kapadokya yöresindeki peri bacalarını andırmaktadır. Uzaktan bakıldığında insan dizisi gibi görünen bu dağın halk arasında bir de efsanesi bulunmaktadır.
Gelincik Dağı Efsanesi: Vaktiyle bu dağın üzerinden bir gelin alayı geçmiş. Düğünde bulunanlardan birinin çocuğu altını kirletmiş. Çocuğun annesi bez aramış fakat bulamamış. Çaresiz kalan anne çocuğun ağlamasına dayanamayarak yanında bulunan yufka ekmeği ile altını temizlemiş. Bu olay sonucunda düğün alayının tamamı Tanrının gazabına uğrayarak taş kesilmiştir. Bu efsaneye dayanılarak bu dağa “Gelincik Dağı” denilmektedir.
Toplu Köyü Su Sarnıçları ve Antik Taş Ocağı: İlçemiz Toplu Köyü sınırları içersinde, köyün 1,5 km kuzeybatısında yer almaktadır. Bölgede kireç taşına oyulmuş, ağızlarının genişliği 60 cm; derinliği yaklaşık 1,5 m. Olan çok sayıda sarnıç mevcuttur. Ayrıca bu alanda Antik bir Taş Ocağı da bulunmaktadır. Sarnıçlar doğu-batı doğrultusunda uzanan doğal kayalık üzerinde, kayalığın doğal yapısından dolayı iki bölüm halinde ve yüzeyi düzleştirilerek güney yönüne basamak şeklinde teraslar oluşturacak şeklinde, alan elverdiği ölüde sıralı ve birbiriyle bağlantılı olarak kayaya oyulmuştur.
Gaban Kral Yolu: İlçe merkezinin kuzeybatı çıkışında Sinek Köprüsü-I’in devamında Gelincik Dağı eteklerinde yer alan “Gaban Kral Yolu” tarihi ticaret yollarının bir kolu olarak düşünülmektedir. Yol iri taşlarla kaplanarak kimi yerlerde ise mevcut kayalar düzeltilerek yapılmıştır. Dağın yamacını takip ederek devam eden yolda eğimin arttığı yerlerde teraslama yapılarak geniş merdivenler oluşturulmuştur. Günümüzde de halen kullanılmaktadır.